Antalya Elmalı Müzesi'ndeyiz...
Toprak ve Bulut’un anneannesi Azize Yener Antalya, Elmalı Müzesi’nin kurucu müdürüdür. 1980’li yıllardan beri Elmalı’da gerçekleştirilen kazı, restorasyon ve konservasyon çalışmalarına katılmış, uzun soluklu bir çalışmanın ürünü olarak ortaya çıkan Elmalı Müzesi’nin kurulmasına büyük çaba ve emek vermiştir. Şu anda emekli olan anneannemiz kitap yazıyor ve torunlarıyla keyifli zamanlar geçiriyor.
Elmalı Müzesi Hakkında
Antalya’nın 111 km güneybatısında yer alan Elmalı ve çevresi kendine has stratejik ve coğrafi konumu ile Neolitik dönemden günümüze dek, kesintisiz olarak pek çok uygarlığın gelişmesine sahne olmuştur. Bölgede yapılan arkeolojik araştırmalar ve kazılar sonucu ortaya çıkarılmış olan yerleşim yerleri, mezarlar, mimari bulgular ve buluntular bölgede oldukça yüksek ve farklı kültürlerin varlığına işaret etmektedir. Türkiye’nin arkeolojik ve tarihi müzeleri arasında önemli bir yere sahip olan Elmalı Müzesi’nde bölgenin tarihini aydınlatan çok önemli arkeolojik eserler sergilenmektedir.
Müzenin düzen ve teşhirinde hedeflenen amaç, bölge kültürlerini toplumun her kademesindeki insana kültür belgelerinin tanıklığında anlatabilmek ve koruma amacıyla ziyarete kapalı tutulan Karaburun ve Kızılbel Mezar Odaları’nı, resimleriyle birlikte, gerçek ölçülerde hazırlanmış birer kopyasıyla halka tanıtmak olmuştur. Bir diğer amaç da, etütlük olarak nitelenen kazı ve yüzey buluntularına bir kitaplık niteliği kazandırmak ve bunları gerektiğinde bilim adamları ile öğrencilerin kullanımına açık bir başvuru arşivi şeklinde sunmaktır. Müze, ayrıca, laboratuvar, restorasyon atölyesi, konferans salonu ve ihtisas kitaplığı ile bir araştırma enstitüsü görevini de üstlenebilecek alt yapıya sahip bulunmaktadır.
Müzenin 4000 m² lik açık teşhir alanında, Elmalı çevresinde bulunan Helenistik, Roma, Bizans ve Osmanlı dönemlerine ait mimari parçalar, lahitler, yazıtlı mezar taşları, postamentler ve sütunlar sergilenmektedir. Bölgede, tarihleri 17. yüzyıla kadar uzanan ve günümüzde artık kullanılmadıkları için yok olmaya yüz tutan anıtsal arı serenlerinden bir örnek Yukarı Söğle Köyü’den alınarak bahçenin kuzeydoğu köşesine kurulmuştur.
Neler Sergileniyor
Müzede Elmalı Ovası’nın, Kalkolitik’ten Orta Bronz dönemi sonuna kadar uzanan bir zaman dilimine ait eserleri kronolojik bir sıralama ile tanıtılmakta. Sergileme Geç Kalkolitik döneme ait Bağbaşı eserleri ile başlatılmış, Karataş-Semayük’ün Erken Tunç dönemi eserleriyle devam ettirilmiştir. 2. salonda Kalkolitik ve Erken Bronz dönemlerine ait, mezar ve depolama kapları olarak kullanılmış, pithos ve çömlek gibi büyük boyutlu kaplardan seçilmiş örnekler sergilenmektedir. 3. salonda Karataş-Semayük mezarlık alanında bulunmuş 3 adet küp mezar (pithos) özgün konumlarına göre, içlerindeki iskeletler ve ölü hediyeleri ile birlikte çarpıcı bir atmosfer içinde sergilenmektedir. Bilgi panolarında Anadolu’daki tarih öncesi ölü gömme adetleri ile Semayük Nekropolü hakkında açıklamalar yer almaktadır. Anadolu’nun tarih sonrası dönemlerine ait kronolojik bir cetvel vardır. Diğer bir salonda ise Likya’da oldukça rağbet gören yerel tanrılardan Atlı ve sopalı koruyucu tanrı Kakasbos, avcılıkla bağlantısı olduğu düşünülen 12 Tanrı, Helena ve Dioskurlar gibi adak stelleri ile bazı yazıtlı taşlara ait örnekler sergilenmektedir.
Küçük eserlerin sergilendiği salonun vitrinlerinde Hacımusalar Höyük kazılarında, Karaburun I, II ve Kızılbel Tümülüslerinde, Elmalı-Korkuteli civarında ve Bayındır Tümülüs kazılarında bulunmuş buluntular sergilenmektedir.
Sikke salonunda Likya şehir sikkeleri ile Roma İmparatorluk sikkeleri kronolojik bir düzen içinde sergilenmiş, bölgede sikke basan kentlerle ilgili bilgiler verilmiştir.
Elmalı ve Korkuteli bölgelerinde bulunan Roma ve Bizans sütun başlıkları, yazıtlı mezar sütunu, taştan bir idol ve yekpare bir taştan oyularak yapılmış Vaftiz teknesi sergilenmektedir.
Arykanda kazılarında gün ışığına çıkarılmış eserlerden Roma ve Bizans dönemlerine ait ev sunakları, adak stelleri, lahit ve heykel parçaları, pişmiş topraktan günlük kullanım kapları, dokuma malzemeleri, tıbbi aletler, çeşitli takı malzemeleri vb. gibi buluntular da teşhir edilmektedir.
“Yüzyılın Definesi” olarak da anılan, dünyaca ünlü İÖ 5.yy Elmalı Definesi’nin imitasyon örnekleri teşhir edilmektedir. Çarpıcı bir atmosfer içinde sergilenen sikkeler, duvarlara yerleştirilen ışıklı bilgi panolarında tek tek, ayrıntılı olarak tanıtılmıştır. Yine bu panolarda definenin tarih içindeki önemi, bulunuşu, kaçırılışı ve topraklarımıza dönüşü ile ilgili öyküye de yer verilmiştir.
Dip salonlarda, kendi orijinal ölçülerinde (1:1) rekonstrüksiyonu yapılmış olan Karaburun ve Kızılbel Mezar Odaları, duvarlarının renkli resimleri ile ziyaretçilere sunulmaktadır.
Bumba Crossing by Kevin MacLeod is licensed under a Creative Commons Attribution license (
Source:
Artist:
Müzeler Günü Antalya Elmalı Müzesi
Uluslararası Müzeler Günü 18 mayıs 2016 günü Antalya Elmalı Müzesinde de coşkuyla kutlandı...
Antalya Elmalı Müzesi Eğitim Çalışmaları
Elmalı Akçay İlkokul anasınıflarına yönelik eğitim çalışmaları
Antalya Müzesi 1. Kat - Sikke, Para, Seramik, Madeni Eşya Bölümü
ISBN: 978-605-88104-0-2
Antalya Müzesi 1. Kat - Sikke, Para, Seramik, Madeni Eşya Bölümü
------------------------------------------------
Çekim Tarihi 11.10.2012
Çekim ve Yayın Mehmet SÖKMEN - 0532 5258493
mehmetsokmeninyeri.com
Yüzyılın Hazinesi Bulundu
Yüzyılın Hazinesi Antalya Elmalı'da Bulundu. İşte Gömüler Paha Biçilemiyor
Kerim Beşer'in Haberi
Durmuş Altan Röportajı
Elmalı Tarihi Evleri Dışarıdan Elmalı Tarih Ve Doğa Antalya 4K UHD
ISBN 978-605-88104-0-2
Elmalı Tarihi Evleri Dışarıdan Elmalı Tarih Ve Doğa Antalya 4K UHD
Elmalı ilçesinde her yönüyle çekimler yapmak istedik. Şirket veya ticari kurum olmadığımız için devlet kurumları engeliyle karşılaştık. Elmalı müzesinde de flaş ışık kaynağı kullanmadığımız halde çekimlerimiz engellendi.
138 adet tescillenmiş tarihi ev ve konakları bulunan ve restorasyon yenileme çalışmaları devam Elmalı yakın zamanda Türkiye’nin ve Dünyanın önemli şehirleri arasında yer alacaktır.
Eski çarşıları, arastaları ve dar sokaklarıyla, her adımda tarihin derinliklerine uzanarak Anadolu kültürünü yansıtan Elmalı, Elmalı Dağı yakınlarında kurulan oldukça eski bir yerleşim yeridir. Geçmişinin cazibesini bugünlere taşıyan yöre; iklimi, doğal güzellikleri ve Sedir ormanları ile büyük bir turizm potansiyeli taşımaktadır. Cumbaları, eski tip pencereleri ve parlak renkleriyle ilçeyi süsleyen evler ise, zamanın çok gerilerinden bugünü anlatırcasına hala dimdik ayaktadır.
Sadece yaşama değil, seyirlik zamanlara da ilham kaynağı olan çift cumbalı ahşap Elmalı Evleri, en az Safranbolu Evleri kadar otantik bir yapıya sahiptir. Karakteristik özelliklerinin çoğunu bugüne kadar korumayı başarmıştır.
En az 500 yıllık bu evlerin mimari bir öğesi olan ahşap dokusunda, yörenin zenginliği olan sedir ağaçlarından bol miktarda kullanılmıştır. Süslemelerdeki stilize ağaçları, çiçek motifl eri ve altı köşeli yıldızlarıyla da Anadolu Kültürünü yansıtan eşsiz örneklerdendir.
Elmalı Evleri içerisinde ele alınabilecek en güzel örnek Yeşil Kapıdır. 1600 yılında yapılmış olan bu yapının ahşap işçiliği, insanı şaşırtacak kadar özel bir ustalığın eseridir. Etrafı ormanlarla çevrili Elmalı’da ahşabın mimari bir malzeme olarak kullanıldığı yapılar içinde en görkemlileri
Elmalı’nın Tahtamescit Mahallesi’nde Aylar Sokağı’ndaki Elmalı Evleri’dir ki bu sokakta adım adım tarihin izine tanıklık etmek mümkündür. Öte yandan Elmalı tarihi evlerinin restorasyon çalışmaları da sürdürülmektedir.
Elmalı Sedir Araştırma Ormanı Elmalı ve Beydağlarının yükseklerdeki doğası, keşfetmeyi sevenlere bitip tükenmeyen seçenekler sunar. Elmalı’nın dünyaca ünlü Sedir Ormanları, Beydağlarının en yüksek zirvesi olan Kızlar Sivrisi’nin yamaçlarını kaplar. Sedir ağaçlarının tahtası ev ve gemi yapımcılığı başladığından beri kullanılmaktadır.
Açık kahvelerde çay içerken müzik dinleyebilir ve Türk İnsanı ile dostluklar kurabilirsiniz. Elmalı’da küçük çay bahçeleri vardır. Çay bahçeleri sıcak yaz günlerinde dinlenmek için ideal yerlerdir. Elmalı’da halk ve ziyaretçiler orman alanlarına ve parklara piknik için giderler.
Elmalı Yaylalarında kısa ya da uzun mesafeli yürüyüşler yapabilir, bu yürüyüşler sırasında çevreyi ya da kamp alanlarını yeniden gözden geçirebilir, huzur dolu doğada manzarayı seyredebilirsiniz. Yaz aylarında, Elmalı Yaylaları, Antalya, Finike, Kumluca, Kaş ve Demre halkına serin bir barınak sağlar. Baranda Yaylası, Dereköy, Söğle, Geçmen, Yuva, Yapraklı, Yörükler ve çobanlar tarafından sık sık gidilen yerlerdir.
Beydağları Akdeniz Kıyılarından yükselerek 3080 metreye kadar ulaşır. Antalya kıyılarından başlayan tırmanışlar bütün bir yıl boyunca her mevsimde yapılabilir. Zirve 3070 metre olan Kızlar Sivrisi’dir. Tırmanışa başlarken veya dönüşte Elmalı Sedir Araştırma Ormanı’nda kamp kurulabilir. Zirveden Akdeniz’in görünüşü bütün dağcıları cezp etmektedir.
Tırmanış için Elmalı Sedir Araştırma Ormanından patika yoldanbaşlayabilirsiniz. Dönüşte yine bu yolu kullanabilirsiniz. Bu yol Elmalı-Finike Karayolunun 20.km.sinde Avlan Gölü’nün kuzeyindedir. Bu yolla orman misafirhanesine ve kamp alanına ulaşabilirsiniz.
---------------------------------------------
Kamera/Metin Yazım : Mehmet SÖKMEN
Seslendirme : Rüksan Atak SÖKMEN
Çekim Tarihi : 23.10.2016
Prodüksiyon Yapım Tarihi: 04.11.2016
Video Prodüksiyon Yapım, Yayın Ve Yönetmeni: Mehmet SÖKMEN - 0532 525 84 93
web: mehmetsokmen.tv
youtube.com/mehmetsokmen1
Lidya ve Karun Hazinelerinden Değerli Parçalar.
Dünyanın En Değerli ve paha biçilmez lidya ve karun hazinesindeki
bazı parçalar.Tıklayın ilk gören siz olun .İnanılmaz süper tarihi değerler
TOPKAPI SARAYI MÜZESİ BELGESELİ 2019
TOPKAPI SARAYI MÜZESİ BELGESELİ 2019
Tarihçe:
Topkapı Sarayı, Osmanlı sultanlarının ikametgâhı, devletin yönetim ve eğitim merkezidir. İstanbul fatihi Sultan II. Mehmed tarafından 1460-1478 tarihleri arasında yaptırılmış olan ve zaman içerisinde bazı ilavelerin yapıldığı Saray’da, Osmanlı padişahları ve Saray halkı 19. yüzyıl ortalarına kadar ikamet etmiştir. 1850’lerin başında Sultanlar, mevcut Saray 19. yüzyılın devlet protokolü ve merasimlerine ilişkin gereksinimleri karşılamakta yetersiz kaldığı için Boğaz’daki Dolmabahçe Sarayı’na taşınmışlardır. Ancak saltanat hazinesi, Mukaddes Emanetler ve imparatorluk arşivleri Topkapı Sarayı’nda muhafaza edilmiş, bir baba ocağı olması ve Mukaddes Emanetler’i barındırmasından dolayı burada devlet törenleri yapılmaya devam edilmiştir. Topkapı Sarayı, Osmanlı monarşisi 1922’de kaldırıldıktan sonra, 3 Nisan 1924’te Mustafa Kemal Atatürk’ün emriyle müzeye dönüştürülmüştür. Fatih Sultan Mehmed, fetihten sonra Beyazıt’ta bugünkü İstanbul Üniversitesi’nin bulunduğu yerde, daha sonra “Eski Saray” olarak anılacak olan bir saray yaptırmıştır. Fatih, bu ilk saraydan sonra, önce Çinili Köşk’ü, ardından da yapımı tamamlandığında yerleşecek olduğu Topkapı Sarayı’nı inşa ettirmiştir. Fatih, bu saraya Osmanlıcada “Yeni Saray” anlamına gelen “Saray-ı Cedid” ismini vermiştir. Yeni Saray’a Topkapı Sarayı denmesi ise şöyle gerçekleşmiştir: Sultan I. Mahmud tarafından Bizans surlarının yakınına yaptırılan ve önündeki selam topları nedeniyle “Topkapusu Sahil Sarayı” denilen büyük ahşap sahil sarayı bir yangında tamamen kül olunca, bu sarayın ismi yeni saraya verilmiştir. Yüzyıllarca gelişen ve büyüyen Topkapı Sarayı’nın planının belirlenmesinde Osmanlı devlet felsefesi ile Saray-tebaa ilişkilerinin büyük rolü olmuştur. Ayrıca, Topkapı’nın ilk inşa edildiği dönemde, Fatih Sultan Mehmed’in babası Sultan II. Murad’ın Tunca Nehri kenarında yaptırmış olduğu ve günümüze sadece kalıntıları ulaşan Edirne Sarayı’nın planından olduğu kadar ihtişamından da esinlenildiği bilinmektedir. Topkapı Sarayı’nın planı; çeşitli avlular ve bahçeler arasında devlet işlerine ayrılmış daireler, hükümdarın ikametgâhı olan bina ve köşkler ile Saray’da yaşayan görevlilere mahsus binalardan oluşur. Marmara Denizi, İstanbul Boğazı ve Haliç arasında, İstanbul yarımadasının ucunda bulunan Sarayburnu’ndaki Bizans akropolü üzerine inşa edilen Saray, 1400 metre uzunluğundaki “Sur-ı Sultani” denilen yüksek ihata duvarları ile karadan, deniz tarafından ise Bizans surlarıyla çevrilmiştir. Saray’ın kapladığı alan yaklaşık 700.000 metrekaredir. Bu alanın önemli bir bölümü Hasbahçe’ye ayrılmıştır. Topkapı Sarayı temelde Bîrun ve Enderun olmak üzere iki teşkilattan oluşur. Harem, Enderun’un bir bölümüdür. Saray’ın oturum planı, merasimleri, mekânları bu teşkilata göre düzenlenmiştir. Topkapı Sarayı; Bâb-ı Hümâyun, Bâbüsselâm ve Bâbüssaâde adlı üç ana kapı, dört avlu, Harem, Hasbahçe (Gülhane) ve bahçelerden oluşur. Topkapı Sarayı, mütevazı bir saraydır; imparatorluğun büyük harcamaları daha çok muhteşem camiler, kışlalar, köprüler, kervansaraylar ve konaklama tesisleri için yapılmıştır. 16. yüzyılın ünlü mimarı Mimar Sinan bile bu sarayda sadece bir bölüm inşa etmiştir. Ama Saray’ın kendine özgü binaları, nefis çinileri ve tabiatla iç içe geçmiş yapısı kadar, Sarayburnu’ndaki konumu da ona doğal bir güzellik ve ihtişam verir. Öte yandan Topkapı Sarayı’nın olağanüstü zenginlikteki koleksiyonları ve son derece ilgi çekici hikâyelerle örülü tarihi bu sarayı dünyanın en görülmeye değer saraylarından biri kılar.
KAYNAKLAR:
Diğer Belgesel videolarımız:
Ayasofya Müzesi:
İstanbul Arkeoloji Müzeleri:
Deniz Müzesi Bölüm 1:
Deniz Müzesi Bölüm 2:
#TopkapıSarayı2019
#TopkapıSarayı
#KutsalEmanetler
Elmalı (General Information)
Elmalı (General Information)
The exact founding date of Elmali, which is located within the borders of ancient Lycia, is unknown. Excavations to the east at Karatas near the village of Semahoyuk, and to the west in the village of Beyler indicate that the area has been inhabited seen the Bronze Age.
Throughout history, it has suffered the rising and falling fortune of the Lycian region, being ruled respectively by the Persian, Greek, Roman, Byzantine, Seljuk and Ottoman empires.
Tumuluses: There are several tumuluses in nearby villages. The first is west of the city in the village of Mugren, on top of which sits a small fortress dating back to the Roman era. Surface-level archaeological research indicates that the area was inhabited in the Bronze Age by various civilisations. Another village in the west, Semahoyuk, has a tumulus but due to the fact that an Ottoman cemetery is located on top of it, no research has been done. The third and largest tumulus is in Beyler, south of the city on the Elmali - Kas road. Excavations conducted here, show that the area has been continuously inhabited from the Bronze Age right up to the present time. The items unearthed in the excavations are exhibited in the Antalya Museum.
At the east of the city 6 km from the village of Elmali near the village of Bayindir, there are several tumuluses side by side. Artifacts dating back to the 7th century BC were unearthed during the excavations. Now on display in a special section of the Antalya Museum, these findings represent a cross-section of life during that era. A statuette of pure silver and two of ivory bear witness to the fact that the art of sculpture in ancient Anatolia had reached a level of some sophistication.
Memorial Tombs: There are tombs in Karaburun and Kizilbel. The walls of the King's Tomb in Karaburun, on the Antalya - Elmali road, is decorated with frescoes of scenes of hunting and war. The tomb in Kizilbel is west of the city on the Elmali - Yuvayol road, and is a single room made of limestone blocks.
Define Described as the Treasure of the Century, this was discovered in 1984, just on the north of Antalya - Elmali road between the King's Tomb and the village of Gokpinar. Consisting of 190 pieces of ancient silver coins, the treasure was smuggled to America by antique treasure thieves. It is still on display in the Boston Museum of Fine Arts as part of a private collection. The Athens Decadrachme, 14 pieces each worth US$ 600,000, is said to be the world's most valuable treasure find.
Mosques The most interesting mosques in the area include Selcuklu Camii, Kutuk Camii, Sinan-i Ummi Camii, Omer Pasa Camii and medrese.
Yol Çalışmasında Lahit Mezarlar Bulundu
İhlas Haber Ajansı YouTube Kanalına Abone Olmak İçin:
►
=====================================================
Tuzla'da İstanbul Büyükşehir Belediyesinin yol çalışmaları sırasında yaptığı kazıda tarihi lahit mezarlar bulundu. Polis ve müzeler müdürlüğüne bağlı ekiplerin lahit mezarlar hakkında çalışmaları devam ediyor.
Tuzla Evliya Çelebi Mahallesi Tersaneler Caddesi üzerinde İstanbul Büyükşehir Belediyesine bağlı ekipler yol çalışması yaptığı sırada tarihi lahit mezarlar buldu. Sabah saatlerinde yapılan kazıda ortaya çıkan taş lahitleri gören işçiler durumu polis ekiplerine haber verdi. Bunun üzerine olay yerine gelen polis ekipleri lahit mezarların bulunduğu bölümü güvenlik çemberine aldı. Ardından mezarların incelenmesi için olay yerine müzeler müdürlüğüne bağlı ekipler çağrıldı. Lahit mezarların hangi döneme ait olduğu henüz öğrenilemezken polis ve müzeler müdürlüğüne bağlı ekiplerin çalışmaları devam ediyor.
=====================================================
İhlas Haber Ajansı Resmi Web Sitesi
►
İhlas Haber Ajansı Sosyal Medya Adresleri
►
►
►
►
İhlas Haber Ajansı hakkında
İhlas Haber Ajansı’na ulaşmak için
►
Orta Doğu'nun En Büyük Müzesi Ve Ortaya Çıkan Müthiş Eserler...
Şanlıurfa'da Yapılan Arkeolojik Kazıda Çıkan Eserlerin Bulunduğu Müzeyi Gezdik İyi Seyirler...
İstanbul Arkeoloji Müzesi
İstanbul
İstanbul arkeoloji müzesi
İBRETLİK TARİHİ MEZAR...TUYLER ÜRPERTİCİ....
Şanliurfa/suruç : Bostancı Kesmecık Köyu Arasında Bulunan M.ö Zannedılen Altın Kral Tabutu 2 TON KADAR ALTIN OLDUGU TAHMİN EDİLİYOR.... 24/04/2012
Masalcı Dedemiz, Arkeolog M. Edip ÖZGÜR ile Müzedeki Antalya 3.1
Masalcı Dedemiz, Arkeolog M. Edip ÖZGÜR ile Müzedeki Antalya artık kanalımızda. Çocuklar için hazırlanan programda Masalcı Dedemiz Antalya Müzesi galerileri arasında bize Antalya Müzesi'ni gezdiriyor.
Bugün Lahitler Salonundayız. Perge kazılarında çıkan dünyaca ünlü lahitleri görüyoruz. Lahitlerin ne demek olduğunu ve nasıl yapıldıklarını öğreniyoruz. Herakles (Herkül) lahidi üzerindeki Herakles'in 12 zor görevini anlatılıyor. Bebekken beşiğinde iki yılanı boğmasıyla gücünü kanıtlayan Herakles büyüyene kadar çok iyi eğitim alır. Bir soylunun yanına köle olarak verilen Herakles'e 12 görev verilir. Aslan, ejderha, yaban domuzu, yaban geyiği ve kartallları avladığı ilk 5 görev lahidin bir uzun tarafında betimlenmektedir. Girit Boğasını ve insan eti yiyen atları öldürür; Amazonlar Kraliçesinin kemerini alır, sığırları yakalar, Hades'in köpeğini getirir ve geriye götürür. Bu 5 görev de yine lahidin diğer uzun kenarında gösterilmektedir. 11. görevi olarak Hesperidlerin bahçesindeki altın elmaları almak için ilk önce bahçenin muhafızı olan ve dünyayı omzunda taşıyan Atlas'ı ikna eder ve elmaları alır. 12. görevinde gücünün yanında aklını da kullanarak nehir yataklarını değiştirerek at gübrelerini temizleyen Herakles tüm görevlerini başarıyla yerine getirir. Kini bitmeyen Hera, Herakles'e bir gömlek gönderir. Bu gömlek giyen kişinin vücudunu yakmaktadır. Herakles'in vücudu bu gömlekten yanarken, çevresindekiler çektiği acının uzamaması için onu büyük bir ateşin içine atarlar. Fakat Herakles'in babası Zeus onu kurtarır ve ona ölümsüzlük verir. Lahidin tepesinde lahidi koruyan ve kötü gözle bakanı taşa çeviren yılan saçlı Medusa kafası bulunmaktadır. Diğer kısa kenarda ise ölüler ülkesi, Hades'in kapısı ve önünde de iki Zeus'un delikanlıları, Kastor ve Palos (Castor & Pollux) yer alır. Kastor ve Palos İkizler Burcu'nun (Gemini) yıldızlarıdır.
Her cumartesi günü yeni bölümleriyle Müzedeki Antalya kanalımızda...
Many thanks to Kevin Macleod For Music :
Unpromised Kevin MacLeod (incompetech.com)
Licensed under Creative Commons: By Attribution 3.0 License
Unpromised
Instruments: Vocalist, Harp, Flute, Percussion
Feel: Eerie, Relaxed, Somber
Thin piece with surprising chordal structures in the second A section.
ISRC: USUAN1100603
Uploaded: 2009-08-04
Erimtan Arkeoloji ve Sanat Müzesi'nin Sikkeleri
Dünyanın ilk basılı maden paralarından 564 Lidya sikkesi, ender rastlanan Akhamenid Pers paraları, ünlü Atina baykuşlu gümüş tetradrahmi serisinin, Kuzenler Roma imparatorları Valens ile Valentinian II'nin sikkeleri, Bizans dönemini altın, gümüş ve bronz sikkelerin koleksiyondaki eserler arasında: Ayrıntılı metin için:
arkeoloji.tv
Karunun Hazineleri 650 BİN TON ALTIN
(22. Dk. da söylüyor 650 bin ton altın olduğunu)
Manisa Salihli Türkiye'nin Yeraltı Hazinesi sardes yöresindedir
1910 -1914 yıllarında Amerikalı arkeologların Sardes kazı arşivi
Antalya Arkeoloji Müzesi Tarihe Yolculuk Tabiat Tarihi Prehistorya Salonu
ISBN: 978-605-88104-0-2
Antalya Arkeoloji Müzesi Tarihe Yolculuk Tabiat Tarihi Prehistorya Salonu
Müzenin en ilginç köşelerinden; Prehistorya salonundaki küp mezar, Kazılar salonunun orta vitrinini süsleyen Elmalı-Bayındır Tümülüslerinden elde edilen İ.Ö.7.yy buluntularıdır.
Bu salonda dünyanın oluşumuna tanıklık etmiş fosiller ve insanlık tarihinin ilk buluntuları olan eserlere yer verilmiştir. Avcılık ve toplayıcılık düzeninden yerleşik düzene geçen ve bununla birlikte uygarlığa ilk adımını atan insanoğlunun ürettiği kullanım eşyaları, inanışlarına ait idoller, heykelcikler ve Anadolu’nun en eski ölü gömme geleneklerinden birini yansıtan küp mezar sergilemesi de bu salonda yer almaktadır.
Bu salonda I. Jeolojik zamandan IV. jeolojik zamanın sonuna kadar çeşitli canlılara ait fosillerin yanı sıra Alt Paleolitik, Neolitik Kalkolitik ve İlk Tunç dönemlerine ait Karain, Hacılar, Bademağacı, Karataş-Semayük kazılarından elde edilen eserler sergilenmektedir.
Semayük, yörede Eski Tunç Çağını tek başına temsil eden bir merkezdir. Eserlerin çoğunluğunu mezar buluntuları oluşturur. Çeşitli formda kaplar, mühürler, fırça sapları, idoller ve özellikle ölü hediyeleri ile birlikte sergilenen küp mezar dikkati çekmektedir. Bu ölü gömme geleneğinin en ilginç yanı, ölünün küp içine bebeğin ana karnındaki duruş biçimiyle konmuş olmasıdır.
Jeolojik zamanlara ait çeşitli fosillerin yer aldığı üç vitrinin dışında; Anadolu'nun en eski yerleşmesi olan ve Alt Paleolitikten Roma Çağına kadar tüm kültürlere ait kesintisiz stratigrafi veren Karain Mağarası'nda bulunan yontuk çakıllar, el baltaları, kazıyıcılar, kemik aletler sergilenmektedir.
Karain, Antalya'nın 27 km. kuzeybatısında, Şam Dağı'nın kalkerli eteklerinde bulunan bir mağaradır. Mağarada 10,5 m. kalınlığındaki toprak dolgu içinde Paleolitik Çağa tarihlenen buluntuların yanı sıra, Mezolitik Devirde yaşamış Neanderthal insanın diş ve iskelet kalıntılarına da rastlanmıştır.
------------------------------------------------
Kamera/Metin Yazım : Mehmet SÖKMEN
Seslendirme : Rüksan Sökmen
Çekim Tarihi : 07.03.2015
Prodüksiyon Yapım Tarihi: 08.03.2015
Video Prodüksiyon Yapım,
Yayın Ve Yönetmeni: Mehmet SÖKMEN - 0532 525 84 93
Web: mehmetsokmen.tv
Antalya/ Elmalı Dergisi 5.Sayı - Elmalı'daki Müziğin Belgeseli
KAR YAĞIYOR ELMALI’YA…
Elmalı dağları beyaz gelinliğini giyinmiş bakıyor kendi penceresinden beyazın tüm saflığıyla. Bir kadın, kadim Elmalı evlerinin penceresinden sarkıtıyor başını, çiftetelli oynatıyor yağan kara. Pencere çok yakışır kış mevsimine. Kış mevsiminin ödülüdür pencereler ve yağan karın bıraktığı iz…
Bir kuş ötecek şimdi. Nasibini arayacak belli. Çatıların beyaz kokusunu en çok onlar devşirirler. Bir yandan sevinirler bir yandan da hüzün biriktirirler. Kışın bitmesini en çok onlar ister. Yine bir beyaza olgunluk verecektir. Beyazın gölgesine sığınacağı bembeyaz bir çiçeğin temiz kokusuna kanat çırpacaktır çünkü.
Nice köylerin üzerinden geçecektir. Yaptığı yuvaların seslerini, nefeslerini arayacaktır. Güneşli Diyarlar ELMALI Dergisi gibi. Dergimiz de geçtiğimiz tam da bu aylarda ilk sayısıyla sizlerin eline düştü. Ele avuca sığmayacak konularla Elmalı’nın bir de böylesi olguları var dedirtti.
Büyüksöğle Köyü’nde, Kuyu peynirinin dosyasını hazırlayarak gündeme taşıdı. Büyüksöğle Muhtarının belirttiği gibi “artık peynirimizi almak için köyümüze geliyorlar” diyecekti. Gilevgi Köyü’nün sarımsağını, “Sarımsağın Başkenti” başlığıyla dosyalaştırdık. Burada da çok etki uyandırdık. Kışla Köyü’nün Etnoğrafik Müzesi’ni yazdık. Hayli etkili oldu. Yine Güğü Köyü’nün de elmasını ve doğal güzellikleriyle birlikte taşıdığı geniş arkeolojik hinterlandın önemini gündeme taşıdık. Bu bir yılın köylerimize düşen iz düşümüydü.
Elmisko’nun başarısını, Tarihi Elmalı evlerinin önemini, Elmalı mutfağının kadim lezzetlerini, kadim mesleklerden, kalaycılığı, kalburculuğu, kelleciliği, yorgancılığı anlatmaya çalıştık. İnsan seslerinin öyküsünü getirdik sizlere.
Bazen “Kesik Minarenin Leyleğinden de Öte” diyerek Elmalı’nın simgelerinin duygularını taşıdık. Yine “Avlan Gölünün Kara Deliği “ diyerek, sedir ağaçlarının isyanını taşıdık gündemlerinize. “Yedi Çınar” diyerek Elmalı’nın geçmişine bir yolculuk yaptık hep birlikte. “Çatal Çeşme” diyerek de bir çeşmenin nasıl elleri olur? Nasıl gözleri olur? Sorusunu sorduk hep birlikte.
Elmalı’nın göçmen kuşlarının kanat çırpışların tanık olduk Elmalı semalarında. Balıkçıl Ağıtıyla geldi. Kocagöz Balatıyla gösterdiği uykulu gözlerini. Gökkuzgun bir ihanete isyan için “Öt bugün” dedi. İbibik ise Elmalı’nın hüzün zamanında terk etti Elmalıyı. Giderken de bir ağıt söyledi. “…Yağmurların katresinde ibibikler/ Sırca bir güneş/ Tayfın odağında bir sabah’ Sen, ben bir de ömür.” Giderken şiirlerini de götürdüler.
2017’ yılına girdiğimiz bugünlerde sizleri anılara yolcular yaptırmak istedik. Elmalı’da sosyal yaşamın zenginliliğini anlatmak için Mehmet Görgülü Bey’in yaşamından damlaları damıttık. Hayli zengin bir “belgesel” tadında bir yazı ortaya çıktı. Beğeneceğinizi umuyoruz. Sonrasında “Bir topun Peşinde” başlığıyla sporun erdemli kişilerini konuşturduk. “Elmalı Sivil Toplumla Daha Güçlü” başlığımızla da sivil toplum kuruluşlarının görüşlerini taşıdık gündemlerinize. Kadim Mesleklerden Terzilik mesleğinin son duayeni Mehmet Alpak Bey’i yazdık. “Sucuk Bulamacı”yla da içinizi ısıtmak istedik. Yine bir kış yemeği olan “Ekmek aşı”nın sofrasına taşıdık sizleri. Bektaşiliğin merkezi konumunda olan Tekke Köyü’nü yatırdık masamıza. Pir Abdal Musa ve Kaygusuz Abdal’ın gönül gücünü paylaştık…
Bu derginin hayli gönüllüsü ve seveni var. Takipçileri gün geçtikçe artıyor. Ankara’dan, İstanbul’dan aranıyoruz; “Bize dergi gönderin” diyorlar. Gönül dolusu teşekkür ediyoruz. Sağ olsunlar. Var olsunlar…
Paha Biçilemeyen 10 Tarihi Eser
Define, altın, gümüş, hazine, lahit, stel, sfenks, mozaik, tarihi eser, tümülüs eserleri videosu.
Ülkemize İade Edilmiş Paha Biçilemeyen 10 Tarihi Eser:
1-) Elmalı Sikkeleri
2-) Lidya Hazinesi ve Kanatlı Denizatı Broşu
3-) Boğazköy Tabletleri ve Sfenks
4-) Yorgun Herakles Heykeli
5-) Orpheus Mozaiği
6-) Tatarlı Tümülüsü'ne Ait Ahşaplar
7-) Lydia Bölgesi'ne Ait 10 Adet Mezar ve Adak Steli
8-) Osmanlı Bayrağı
9-) Boğazköy Sfenksi
10-) Herakles Lahdi Lahiti
• Kanalımıza abone olmayı unutmayın ►
Eşkiya Belgeleri ve Eşkiya Define İşaretleri Facebook Grubumuz ve Sayfamız var. Burada özellikle grubumuzda aktif olarak anlık define işareti eşkiya belgeleri ve birçok define ve definecilik konusunda paylaşımlar yapılmaktadır. Ayrıca Nümizmatik sikke bilimi için de Sikke Kataloğu - Antik Paralar ve Define grubunu kurduk. Bu grubumuzda da 200 civarında sikke paylaşımı yaptık sürekli paylaşım yapmaya devam ediyoruz. Antika paralar hakkında kendinizi geliştirmek yada merak ettiklerinizi öğrenmek istiyorsanız gruba üye olarak takip etmenizi öneririm.
Gruplarımızı ve sayfamızı takip edebilmeniz için linkler aşağıda verilmiştir.
Eşkiya Belgeleri ve Eşkiya Define İşaretleri Grup ve Sayfa
• Facebook Grubu için ►
• Facebook Sayfası için ►
Sikke Kataloğu - Antik Paralar ve Define Grup ve Sayfa
• Facebook Grubu için ►
• Facebook Sayfası için ►
Arka fon müziği: DEAF KEV - Invincible
Arka fon müziğini ücretsiz indirmek için:
Eskişehir Eti Arkeoloji Müzesi
Doç.Dr.Bahri ATA - Müze Eğitimi