Tarsus Ashab-ı Kehf / Yedi uyurlar
ASHAB-I KEHF
Meşhur Evliya Çelebi diye bilinen gezgin, 1671 yılında Tarsus'a gelmiş ve eserinde,Tarsus hakkında şu bilgileri vermektedir:........... Tarsus kalesi bir düzlük üzerinde, denizden bir saat uzaklıkta, daire biçiminde olup Halife Memnun yapısıdır. Çevresi 500 adım, iki kat sağlam bir kaledir. Tümüyle hendekle çevrilidir. Kalenin içinde üstü toprak damlı evlerle dolu üç mahalle vardır. Kalenin üç kapısı batıda iskele, ( deniz kapısı ) doğuda Adana, ( demir kapı ) kuzeyde Bağ kapıları vardır. Mevcut 15 cami içinde Eski Cami hicretten 300 yıl önce yapılmış, kiliseden bozma bir yapı var. Kitabında yazmaktadır. Yine Ünlü Osmanlı döneminde yaşamış Kaptan Coğrafyacı, Haritacı Piri Reis yazdığı kitab-ı, Kitab-ı Bahriye isimli eserinin dördüncü cildinde, Tarsus'la ilgili kayıdında Tarsusla ilgili şunları yazar, “...Tarsus deniz kenarından üç mil kadar içerde ova üzerinde kurulmuş bir kasabadır. Önünden Tarsus Çayı akar”.. Tarsus Çayı Berdan ırmağı, Önceleri Romalı komutan Antonis’in şehrin dışarısından akıntıyı verinceye kadar, Tarsus’un, alt tarafında olan alana akardı, adı Reğma veya Aynaz gölü olarak bilinir. Bu gün Gözlü kule diye bilinen Tarihi yerde Liman olarak kullanılıyordu. Denize kadar da geniş bir şekilde bağlantısı bulunmaktaydı.
Denizden gelen gemiler bu yolla Tarsus’a kadar gelip gidiyordu. Ondokuzuncu yüz yılın ortalarına kadar, Tarsus ticaret merkezi olarak bilinirken, şuan Berdan ırmağı olan deniz yolu olarak kullanılıyordu. Daha sonraları ise bu deniz yolu kapatıldı. 1832 de Osmanlı güçlerini yenen mısırlı İbrahim paşa, Adana ve çevresini ele geçirdi. 1839 da yeniden Osmanlı topraklarına katılan Tarsus, 1867 de Halep vilayeti Adana sancağının 1877 de ise Adana vilayeti Adana sancağının bir kazası oldu. Mersin 1888 de Adana' ya bağlı bir sancak olunca Tarsus' ta bunun tek kazası olarak yönetsel durumunu korudu. 1800 yıl’ı, ortalarında, Tarsus kentinin tarıma el verişli olmasından dolayı, Pamuk ekimi yapılıyordu. Bölgede pamuğun ilk işleme biçimi olan çırçır fabrikalarını faaliyete bu yıllarda kurulmuştur. Çırçır işletmelerinden iplik fabrikasına ilk geçiş, 1887 yılında Mavromati ve Şürekâsı İplik Fabrikası’nın açılmasıyla gerçekleşmiştir. 1920’de bölgede Tarsus Konserve Osmanlı A.Ş. kurulmuş ve Tarsus sanayisi daha da gelişmeye başlamıştır. Türkiye’de ilk elektrik enerjisi 15 Eylül 1902’de ilçede üretildiğini görüyoruz.
I. Dünya Savaşı sonrasında Fransızlar 1918 Aralık ayında Tarsus’u, işgal ederler. Asker ve silah bakımından Milli kuvvetlerimizden kat, kat üstün olan Fransızlar, Mersin, Adana, Urfa, Antep ve Maraş gibi geniş bir cephede tutunarak Ermenilerle ortak bir devlet hayali içindeydiler. Fakat Milli kuvvetlerimizden beklemedikleri çetin bir gerilla savaşı karşısında umutsuzluğa kapılarak verdikleri ağır kaybı daha da büyütmek istemediler. Fransa'daki iç siyasi çekişmelerde savaşı bırakıp çekilmeyi gerektirdiğinden, önce Ankara'da kurulan yeni Türkiye devletini tanıdılar. Fransızlarla başlayan temaslar ve görüşmeler sonucu 20 Aralık 1921 tarihinde Ankara'da Franklin Bouillon ile Fethi Okyar arasında Ankara Antlaşması adıyla bilinen bir antlaşma imzalandı. Ve 20 Aralık 1921 Ankara antlaşmasının taraflarca onaylanmasından sonra, Fransızlar işgal altında tuttukları Tarsus'u boşalttıkları gün 27 Aralık 1921 di.