St Pierre Kilisesi

Go Turkey - St. Pierre Church (360°)

Watch more Turkey videos on Go Turkey channel:

Experience virtual reality!

Explore St. Pierre Church with 360 degree videos and feel the place as if you were there.????

#Turkey #Hatay #Antakya #StPierre #SaintPierre #SaintPeter #StPierreChurch #CaveChurchofSaintPeter

Saint Pierre Kilisesi - St Pierre Church - Hatay 4K UHD

ISBN 978-605-88104-0-2
Saint Pierre Kilisesi - St Pierre Church - Hatay 4K UHD
Antakya-Reyhanlı yolu üzerinde kente iki kilometre uzaklıkta Habib-i Neccar Dağı yakınında yer almaktadır. Doğal bir mağara olup eklemelerle kiliseye dönüştürülmüştür. Kesin inşa tarihi bilinmemekle birlikte; İsa’nın on iki havarisinden biri olan Aziz Petrus’un ilk vaaz verdiği yer olduğuna ve mağarada cemaatin ilk kez Hıristiyan adını aldığına inanılmaktadır.
Bu nedenle St. Pierre Kilisesi Hıristiyanlığın ilk kilisesi olarak bilinir.
Mağara, Hıristiyanlığın Roma Devleti tarafından resmi din olarak kabul edilmesinden sonra yapılan eklemeler ile gotik tarzda bir kilise şeklini almıştır. Aziz Petrus’un ilk Papa olarak kabul edilmesiyle Katolik inancının dünyaya yayılmasında bir merkez konumunu almıştır.
Mağaranın tabanında tahrip olmuş bir şekilde M.S. 4 ve 5’inci yüzyıllara ait mozaik kalıntısı vardır. Ayrıca bir altar, niş içinde mermer küçük St. Pierre’nin heykeli, kutsal sayılan su, saldırı esnasında cemaatin gizlice kaçmasına yarayan tünel bulunmaktadır. 1983 yılında Papa 6. Paul tarafından Hıristiyanlar için Haç yeri ilan edilmiştir. Her yıl 29 Haziran’da Katolik Kilisesince burada bir ayin düzenlenir.
Antakya Kalesi’nin de yer aldığı geniş bir araziye yayılmış, çoğu birbiriyle bağlantılı gibi görünen ve bir kısmının vaktiyle potern işlevi gördüğü de iddia ediliyor. Sayısız mağara ve tünellerin bulunduğu kayalık bir topoğrafya üzerinde konumlanmış mağaranın, Aziz Pierre ve Aziz Barnabas’ın Antakya’daki Hıristiyan cemaatine ilk vaazı verdikleri ve ilk vaftiz töreninin yapıldığı yer olduğu düşünülmektedir.
Mağarada toplanan bu dine mensup cemaatin de Hıristiyan adını ilk kez burada aldıkları kabul edilmektedir. Hıristiyan inancına göre, Antakya Patrikliği’nin, M.S.37-43 yılları arasında Petrus tarafından kurulduğu ve Kudüs’ten sonra Hıristiyanlığın ikinci merkezi sayıldığı için Ana Kilise de denildiği bilinmektedir.
Buna karşılık, Mağara-kilisenin tarihine ilişkin bilgilerin çoğu, gerçekle bağlantısı konusunda ikna edici olmayan bir dizi örtülü kabulden ibarettir. Bu bağlamda, genel ve yaygın bir inanışa göre, mağara olarak kullanılan ilk kilisenin, hakkında hiçbir tarihî kayıt bulunmadığı halde, Antakya’nın Haçlı idaresi zamanında ve 11.yüzyılda, yerel taş malzeme kullanılmak suretiyle birkaç metre daha uzatılarak iki kemerle ön cepheye bağlandığı düşünülmektedir.
Akabinde, 1580 yılında Müslümanlar tarafından Ortodokslara verildiği ve 19.yüzyılın ortalarında, 1856 yılında Suriye’deki Vatikan temsilcisi Brunoni’nin Halep’teki Fransız Konsolosu’ndan kiliseyi alarak, daha 1846 yılında Antakya’daki Katolik Kilisesi’ne yerleşen Kapuçin rahiplerine teslim ettiği; binanın fasadının da, Papa 19.Pius’un isteği ile bu rahipler tarafından 1863 yılında yeniden yapıldığı ya da onarıldığı ve bu çalışmalara Fransa Kralı III.Napolyon’un da maddi katkıda bulunduğu ileri sürülmektedir.
Günümüzde, mağara-kilisede kullanılan zemin mozaiklerinin M.S.5.yüzyıla ait olduğu, bugün pek az izi kalabilmiş kimi duvar resmi kalıntılarının da 12-13.yüzyıllardan kaldığı belirtilmektedir. Mağara-kilise 1963 yılında Papa 15.Paul tarafından Hıristiyanların Hac merkezi olarak ilân edilmiştir.
Antakya’nın kuzey doğusunda ve Reyhanlı çıkışı yakınlarında, vaktiyle, Stauris yani Hac denilen dağın eteğindeki kayalıklar arasında ve kente hakim bir tepe üzerinde yer alan mağaranın, Hıristiyanlığın ilk çağına ait bir ibadet mekânı olduğuna inanılmaktadır
Bunu kanıtlamanın imkânı yoksa da, yine de, mağaranın ağzının, binaya batı yönünde eklemlenen ve narteksi oluşturan ilk ayak sırasına kadar uzandığı ve bu suretle şimdiki fizikî sınırları esas alınarak, ilk ibadet
mekânının derinliğinin 8.80 m., genişliğinin de 9.20 m. olduğu tahmin edilebilir.
Kuşkusuz, doğal bir oluşum olarak, mağaranın kuzey doğu köşesindeki bölümü ve bunun kuzey yönüne doğru tünel şeklinde uzanan devamı da bu sınırlar içinde yer almaktaydı. Buna karşılık, bu dönemde, mağaranın içinde, hâli hazırda kalıntıları görülen duvar resimleri ile zemin mozaikleri ve kimi donatıların yer aldığından bahsedilemez.
---------------------------------------------
Kamera/Metin Yazım : Mehmet SÖKMEN
Seslendirme : Rüksan Atak SÖKMEN
Çekim Tarihi : 02.12.2018
Prodüksiyon Yapım Tarihi: 13.06.2019
Video Prodüksiyon Yapım, Yayın Ve Yönetmeni: Mehmet SÖKMEN - 0532 525 84 93
web: mehmetsokmen.tv
youtube.com/mehmetsokmen1